25 Aralık 2010 Cumartesi

Havada gülücükler vardı. evet küstüm o an için söylenebilecek en güzel şey oydu ve ne zaman aklıma gelirse bi küçük gülümsemecik daha sıyrılıp dudaklarımdan onların arasına karışacak. balon gibi mesela. ve kütüphaneden çıkmış yürürken aklımda tek bir düşünce vardı: uçabilmek için ayakların olması gerekmez. aslında hiçbir şey gerekmez. çünkü benim balonlarım var. ve bir şarkı gelip takıldı o ana. nereden geldi, niye geldi bilinmez. saçma belki ama bende şu an saçma saçma gülümsemek istiyorum.
what a wonderful world

soru şu: bir filmden ne beklersin?
aslında cevabı daha önceden kitap için verilmişti. kitap okuyorum çünkü başka hayatlara ihtiyacım var. film seyrediyorum çünkü elimde seçeneklerle de gittikçe sınırlanan, sınırlanmaktan başka bir şansı olmayan tek bir hayat var. ve bu ikisi sana başka birkaç hayat daha görme, becerebilirsen içine girme ve birkaç hayat daha yaşayabilme şansını veriyor.(resmi düşündüm burada, kaçınılmaz olarak da fotoğrafı. onlar bir anlar sadece ve ben en çok başı sonu olmayan anları severim aslında)

insanlar istiyorlarki o içine girdikleri hayat atlamalı zıplamalı, süprizli geçsin.bir de en büyük aşk orada olsun.çünkü onların hiçbiri bizim hayatımızda yok, muhtemelen de olmayacak. bir film ne kadar heyecanlı olursa o kadar izlenesi (yaşanası) oluyor. ama nuri bilge ceylan farklı yahu. o adamın bu kadar hayatın içinden, bu kadar sıradan olmasını sevdim ben en çok. 'neyse kendini geliştiriyor' diyenlere inat en çok da kasabayı. dedenin 50 lirayı duyunca sinirlenişini, babaannenin torununa düşkünlüğünü, 'ben büyüyünce büyük adam olucam' tadındaki ergenliği sevdim. herhangi bir düşünceyi savunmadan, kavga etmeden, asla tek kişiye yoğunlaşmadan konuşabilmelerini sevdim. dedenin o kadar dede, annenin anne, ergenin ergen olmasını.
son olarak; sakal cafeden sakal bara terfi yaşımız geldi de geçiyor.
ve hepimiz biliyoruzki ben ne kadar beceriksiz bir cadıysam sende o kadar beceriksiz bir büyücüsün çocuk. bunu seviyorum.

giriş gelişme ve sonucu birbirinden inanılmaz bağımsız bir yazı oldu, varsın öyle olsun. bunu da seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder