7 Aralık 2010 Salı

geçen hafta salı Marx'ın Dönüşü'ne gittik oğuzla. bileti internetten almam, dolayısıyla elimde yazılı hiçbir tarih olmaması. şinasi'ye gittiğimizde adınıza bir bilet yok denilmesi. kaçak yollarla içeri girmeyi başardığımızda yerimizde başka birilerinin oturduğunu farketmemiz ve benden çıkan bi yok artık nidası. gece eve dönüp kontrol ettiğim üzere bilet aslında çarşamba tarihliymiş.
ama aynı güzel oyuna ertesi gün bi kere daha ve bu sefer legal yollarla gidebildiğimi düşünürsek, aklımın bir karış havada olmasına şükretmem gerekiyor sanırım.
bu yazının neden olduğunun merak edilmesi gayet mantıklı ve normal. tek amacım bi önceki yazıda açıklamayı unuttuğum yıldız(*)dan bahsetmek.

*
(ağlamaklı)bir fincan kahve için bozuk paranız var mı bayım?
(sinirli)buna ilerleme diyorsunuz öyle mi? çünkü motorlu arabalarınız, telefonlarınız, uçan makineleriniz ve bu leş yığını içinde daha iyi kokmanızı sağlayan bin çeşit parfümünüz var. ve caddelerde uyuyan yoksul insanlarınız...

arabanızın ya da parfümünüzün olup olmadığının hiç bir önemi yok. o an marx, etrafında olup bitene göz yuman herkesin ağzına sıçtı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder