8 Temmuz 2012 Pazar



Alelade bir cümle olmasına rağmen düşündüm; ben de gitme hayali kuruyorum, özgürlük hayali. her yetişkine bakıyorum onlar da kurmuş. şimdiye kadar milyonlarcası geçmiş bir o kadarı da geçecek gençlik hayalinde tek farkım o umudu bugün taşıyor olmak. 10 yıl sonra o günün sıradan yetişkini olmaktan o kadar korkuyorum ki yerine bugünden vazgeçiyorum. hele bir de hormonlarda kadınlık; içte aşık olup mutluluğu ideallere tercih etme korkusu olunca işler sarpa sarıveriyor. fena halde hemde. ha pişman mıyım, değilim de.  


aslında şöyle söyleyim: elimizde bir kitap, bir müzisyen, bir fotoğrafçı ve bir de köşe yazısı var. yeri de gelmişken ekleyeyim karin karakaşlı o güzelim kelimeleriyle; alakasız bir yoldan dolandıra dolandıra; bambaşka hikayeler sere serpe kabak dolması tarifi verse okurum; okumam içerim, tüm duyularıma bayram ettiririm. nasıl yaptıysa bütün taşları yerine oturttu ve bir anda müzikli fotoğraflı kitaplı bir gece başlattı. bitmedi gecem hala.
kitabın sonu kötü bitecek hem biliyorum hem hissediyorum. ondan erken yazılmış bir yazı bu. bolca oğuzla bana benzettim aslında. işler ne kadar boka sararsa sarsın -ki beklemez, sarar- onu rahat ettiresim gelir hep; kızarım, bağırır, çağırırım yine de vazgeçemem. kirayı nasıl ödeyecek dert olur içime. oy.

birilerine adanmaya bu kadar meyilli oluşumuza kızdım sonra, hakikaten merak da ediyorum; bir erkek bu adanmışlık karşısında ne düşünür. istedim ki robert da bi kitap yazsın, bir de onun açısından dinleyelim bu ilişkiyi. çokça kızdım patti smith'e. 'ben zaten özgürüm' deyişine de kimi zaman zerre inanmadım.


duvarları baştan ayağa fotoğraflarımla kaplanmış, yer yer öbekleşmiş kitaplardan yürümenin zor olduğu evime artık çıkasım geldi. Geniş pencereler lüks biraz, olsa da kabulümdür olmasa da. Ve fonda her daim müzik. Kitap okurken sakin sakin, bazense bağıra çağıra.



Kollarıma sıra sıra boncuk, daha fazla boncuk takıştırasım sonra. 

Bir de 'boşver, nasıl olsa bir şekilde yaşarız' diyesim. İnsanın içinde bulunduğu gerçekliği sorgulayacağı kadar içten gerçekti. Can sıkacak kadar saçma şeylere harcadığım gecelerden utandım. Bolca da kıskandım.