4 Şubat 2013 Pazartesi

Diyaloglar kafamın içinde, aklıma geldikçe ya da murat dürttükçe de bir kabuk hikayesinde devam ediyor.

Nur topu gibi bir telefon sapığım var. Telefon ettiğinde -ben de açarsam eğer- ve böyle bir durumda beklenen cümlelerden birini kurduğunda, "erkeklik dediğin sahip olduğun "uzuvlardan" ötesi biliyorsun değil mi. Sesini duyurmaya korkuyorsun da erkekliğinle mi övünüyorsun bana" diye cevap vermeyi düşündüm. Kafamda yazdım, hatta bir anlık gazda sesli bile tekrar ettim.

Sonra erkeklikten ulaşılması gereken bir statüymüşçesine bahsettiğim için kendimden utandım. İnsanın kendi içindeki erkeği yenmesi de zaman alıyor maalesef.

Ha, bir de aradığında telefonu İbo'ya vermem vardı ki, söyleyip durduğumuz eşitliğe dair lakırdıların neresine yerleştirsen yerini yadırgıyor.


*Bir yandan da şu var, her ne kadar bir kabuk hikayesi dediysem ve düşünmeden yazmaya çalıştıysam da birileri tarafından okunacağını bilmek de bir otokontrol sağlıyor bünyede. Yoksa oradaki kelimenin "uzuv" olmadığını hepimiz biliyoruz. 
*maalesefin türkçe karşılığı ne olabilir diye tdk'yı açtım. karşıma maatteessüfü çıkarınca teessüf ettim.