1 Ekim 2009 Perşembe

otobüs#2

- Kaç numarayı bekliyoruz?
diye sordu.202'ydi. Bir süre yine konuşmadık. Kızgındım ona, her zamanki gibi. Ve o son bir yıldır olduğu gibi kendi dünyasında; benimle ilgili hiçbir şeyi düşünemeyecek kadar benden uzaktaydı. Tekrar girmeyi hem isteyip hem istemediğim, korktuğum, unuttuğum dünya.
Kollarını omzum üzerinden doladı.

- Senin neyin vardı bugün?
- Hiç.
İnandı mı bilmiyorum, en kızgın anlarım sustuğum anlarımdır, bunu hala hatırlıyor muydu, bilmiyorum.

- İki kişiden sadece birinin morali bozuk olursa sessizlik olmaz kuzum. Mesela sadece senin moralin bozuk olsa ben şaklabanlık eder neşeni yerine getirirdim ama...202.

Sevindim otobüsü gördüğüme, sözünü bitirmesin.

- Görüşürüz.
İlk defa saat 11de otobüse biniyorum, insanların en çeşitli olduğu saatmiş onu farkettim, ve alkol kokusunu da.
Bir mesaj."5 dakika geç gelseydi seni seviyorum diyecektim. Unutmuşum bunu onca zamandır."
Unuttuk bunu. Öyle günler geçirdik:'seni seviyorum'un hiçbir şeyi çözmeyeceğini öğrendik. Bunu o öğretti bana, onunla öğrendim. İlk o bozdu yalnızlığı, devam ettiren bendim. Faturası bana patladı.
Otobüs Demirtepe durağında.

Her şeyi o anda yazmak istedim ona bir daha. O kadar çok söylemiştimki, artık ezbere biliyordu. ama yinede bilmiyor. Bende bilmiyorum...

Konuş benimle, anlat her şeyi.Anlatsa da anlamıyorum.

Tandoğan'da annem aradı nerdesin diye.
Niye yalnız değildik bu gece?Yalnız olsak susup kalmaz mıydık.
Çık git hayatımdan artık.Gitme, özlüyorum.

Yenimahalle.

Onu tanıdıktan sonra başladı iç savaşlarım. Hangi tarafı tutacağımı bilemedim, hangi taraf kaybetse kanadım.
Yerimden kalkıp düğmeye bastım. İnince verdim cevabımı:"5 dakika geç gelseydi ben de seni seviyorum derdim."
Korktum vereceği cevaptan, bu gece değil, bu gece daha fazla duygusallığı kaldıramaz. Telefonu kapattım eve girerken.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder