26 Ocak 2013 Cumartesi


dün salaklık edip hiç fotoğraf çektirmediğimiz için bir kabuk hikayesiyle başladım, napıyım.
hasretler köreleceğine kor oldu canım ipek.

bazen kendi kendime konuşuyorum karşımda biri varmış gibi. gündelik birine gündelik konulardan bahsedip duruyorum. sokakta yürürken kendi kendime gülmem de bundan.
hatta bazen ayarını kaçırıp yol ortasında sesli-hararetli anlatmaya bile başlayabiliyorum.

dün gece de dedikodunun sonu geldiğinde sanki ipek "nasıl buldunuz birbirinizi" diye sordu. ben de dedim ki;
"benim ona aşık olduğum günlerde etrafımızdaki her şey o anı mükemmeleştirmek adına biçim değiştiriyordu sanki. sadece o değil, ben değil; her şey güzelleşiyordu. O kadar ki Tanrının varlığına yahut gündelik işlere karıştığına inanmaya başlayabilirdi insan."



























































































taaa babamın babaannesi dermiş ki hep, sen iyi olursan çevrendekiler de iyi olur.
yıllarca babasının, kocasının, oğlunun yanında sessizliği dokuyan bir yaşlı kadın söz söylediyse, bildiği vardır.
ama bireysel konulardan çıkıp da etrafına bir bakmasın insan; görüyor ki
iyi olursan göze batarsın.
iyi olursan da başkalarına güzel gözlerle bakarsan; paylaşırsan elini, emeğini, hayalini; tehlikeli olursun.
iyi olursan öldürürler. çocuklar bilir bir tek hikayeni.
iyi olursan evlatlarını yiyen düzen seni de yer.
iyi olursan 3 beraatini bir müebbetle telafi ederler.


daha yoğunken de duygularım, dün gece yazmadıysam nedeni güzel gözlü, güzel sözlü o kadındı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder